Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nedir?

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nedir?

Mirastan Mal kaçırma (muris muvazaası), miras bırakanın (murisin), mirasçılarını mirastan mahrum bırakmak amacıyla yaptığı, aslında gizli bir amacı olan fakat dışarıya farklı görünen bir hukuki işlemdir. Bu işlem satış ya da bağış gibi görünse de altında yatan amaç mirasçıları aldatmak, onları mirastan mahrum bırakmaktır
 
Bu tür işlemler, özellikle tapu devirlerinde ortaya çıkmaktadır. Miras bırakan, evini, tarlasını bir çocuğuna “satmış gibi” göstererek, aslında onu bağışlamış, herhangi bir karşılığı olmadan çocuğuna devretmiş, olabilir. Böylelikle diğer mirasçıları devre dışı bırakmış olur.
 
Türk hukukunda mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) işlemleri hukuken geçersiz sayılır. Miras hakkını kaybeden kişiler, tapu iptal ve tescil davası açarak hakkını arayabilir. Ancak bu davalarda mirastan mal kaçırıldığının (muvazaanın) ispatı oldukça önemli bir unsurdur.
 
Bu makalede, mirastan mal kaçırmanın (muris muvazaasının) hukuki niteliği, unsurları, Yargıtay kararları ve uygulamadaki önemi ayrıntılı şekilde incelenecektir. Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davası açmayı düşünen mirasçılar için yol gösterici bir içerik hazırlanmıştır.
 
Miras hukuku Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Aile içi ilişkileri direkt etkileyen bir konu olduğu için, mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) konusuna hassasiyetle yaklaşmak gerekir. Zira bu tür hukuki işlemler, aile birliğini zedeleyebileceği gibi ciddi hak kayıplarına da neden olabilmektedir.

Mirastan Mal Kaçırmanın (Muris Muvazaasının) Unsurları ve Geçerlilik Şartları

Mirastan mal kaçırmanın (muris muvazaasının) varlığından bahsedebilmek için bazı ana unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekir. Bu unsurların olmaması halinde tapu iptal ve tescil davası açmak anlamsız hale gelebilir ve davanın reddedilmesiyle sonuçlanabilir.

  1. Görünürde Bir İşlem Yapılmış Olmalıdır: Bu işlem çoğunlukla satış sözleşmesi olarak karşımıza çıkar. Ancak gerçekte tarafların maksadı satış işlemi yapmak değil, bir mirasçıyı kayırmak ya da diğer mirasçıları mirastan mahrum bırakmaktır.
  2. Murisin Gerçek İradesi Bu Görünüşteki İşlemden Farklı Olmalıdır: Yani tapu sicilinde satış olarak yer alan hukuki işlem aslında bağışlamadır. Bu farklılık işlemde saklanmıştır ve bu durum hukuken “muvazaa” olarak adlandırılır.
  3. Aldatma Kastı Olmalıdır: Miras bırakanın, görünürdeki satış işlemini yapmaktaki amacı, yasal mirasçıları, örneğin diğer çocuklarını yanıltmak ve onların miras paylarını devre dışı bırakmaktır. Bu kötü niyet, mirastan mal kaçırmayı (muris muvazaasını) sıradan muvazaadan ayırır.
  4. Muvazaa, Üçüncü Kişileri Yani Mirasçıları Zarara Uğratmalıdır: Türk hukuku, böyle muvazaalı işlemleri geçersiz kabul ederek mirasçıların haklarını korumayı amaçlamaktadır. Bundan dolayı miras hakkı zedelenenlerin dava açma hakkı doğar.

Tüm bu ana unsurlar birlikte değerlendirildiğinde, mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) sadece şekil olarak değil, aynı zamanda iradi olarak da aldatmacaya dayanan bir hukuki işlemdir. Bundan dolayı dava aşmasında delillerin dikkatle toplanması ve yorumlanması gerekmektedir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Sayılmayan Haller

Yapılan her taşınmaz devri mirastan mal kaçırma olarak değerlendirilemez. Devir işlemi, görünüşte bir satış işlemi ise ve taraflar arasında gerçekten bir satış yapılmışsa bu durum mirastan mal kaçırma olarak kabul edilmez.
 
Gerçek satış durumunda, murisin (miras bırakanın) taşınmazı piyasa değerinde bir bedel karşılığında satması ve bu bedelin gerçekten ödenmiş olması durumunda mal kaçırmadan söz edilemez. Bu durumda diğer mirasçılar dava açsa bile herhangi bir sonuç alınamaz.
 
Miras bırakanın bir taşınmazını bakım yükümlülüğü karşılığında devretmesi, “ölünceye kadar bakma sözleşmesi” kapsamında yapılmışsa bu da aynı şekilde mirastan mal kaçırma sayılmaz. Zira bu devir işlemi karşılıksız değildir. Taşınmazı devralan kişi, devreden kişiye ölünceye kadar bakmak zorundadır.
 
Bağışlama işlemlerinin tamamı da her hâlükârda mirastan mal kaçırmaya girmez. Eğer miras bırakan, taşınmazını açıkça bağışladığını beyan eder ve bu irade resmi işlemlerde de açıkça belli olursa muvazaa unsuru sağlanmaz.
 
Ayrıca, miras bırakanın sağlığında yaptığı hukuki işlemlerde denkleştirme yapılması gereken durumlar da mirastan mal kaçırma olarak görülmemelidir. Bu tür işlemler miras hukukunun farklı ilkelerine dayanır. Miras paylaşımında denkleştirme konusu ile ilgili Çiftçi Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.
 
Yargıtay kararları incelendiğinde de görülecektir ki, miras bırakan gerçekten de mirasçılardan birine satış yapmışsa ve bu satış diğer mirasçılara zarar verme kastı taşımıyorsa açılan tapu iptal ve tescil davası reddedilmektedir.

Mirastan Mal Kaçırılmasına (Muris Muvazaasına) Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davası

Mirastan mal kaçırmaya (muris muvazaasına) karşı olarak açılan tapu iptal ve tescil davası, miras bırakanın yaptığı görünüşteki işlemin, yani satış işleminin geçersiz olduğunu ileri sürerek tapunun iptaline ve mirasçılara, miras payları oranında yeniden tesciline yöneliktir.
 
Tapu iptal ve tescil davası, görünürdeki satış işleminin arkasında aslında bağışlama amacı olduğunu, miras bırakanın diğer mirasçıları aldatma amacıyla hareket ettiğini kanıtlamayı amaçlamaktadır. Muvazaa ispatlanırsa tapu kaydı iptal edilir ve yasal miras payları oranınca yeniden işlem yapılır.
 
Bu dava, Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılmalıdır. Görevli mahkeme ise miras bırakanın taşınmazının bulunduğu yer mahkemesidir.
 
Davacı, miras hakkı zarar gören mirasçılardan biri veya hepsi olabilir. Çoğunlukla mirastan pay alamayan çocuklar veya eş tarafından açılmaktadır. Bu davada hak düşürücü süre bulunmamaktadır; her zaman açılabilir.
 
Ancak miras bırakanın vefatının ardından ne kadar zaman geçtiği, delil toplamada bakımından büyük önem taşımaktadır. Zira tanık ifadeleriyle ispat sağlanacağı durumlarda zaman geçtikçe delil bulmak zorlaşabilir ve davanın olumlu sonuçlanma şansı azalabilir. Bu nedenle muris muvazaası mevcut ise beklemeden dava açmak davacıların lehine olacaktır.
 
Dava esnasında çoğunlukla tanık beyanlarına, miras bırakanın diğer taşınmaz işlemlerine, satış bedelinin ödenip ödenmediğine, miras bırakanın yaşı ve sağlık durumuna dair tıbbi belgelere bakılmaktadır.

Mirastan Mal Kaçırmada (Muris Muvazaasında) Deliller ve İspat Yöntemleri

Mirastan mal kaçırıldığı iddiasının başarıya ulaşabilmesi için davacı muvazaanın varlığını somut delillerle ispatlamalıdır. Eğer ispatlanamazsa dava reddedilecektir.
 
Bu türden davalarda yazılı belgeler genellikle sınırlı sayıdadır. Çünkü muvazaa işlemi taraflar arasında gizli şekilde yapılır. Bundan dolayı delil olarak çoğunlukla tanık beyanlarına başvurulmaktadır.
 
Tanıklar dava sürecinde miras bırakanın gerçek iradesine dair bildiklerini, devir işlemi sırasında tarafların davranışlarını ve miras bırakanın diğer mirasçılarla ilişkisini anlatmaları önemlidir. Bu tür ifadeler davanın seyrini belirleyici olacaktır.
 
Dava sürecinde mahkeme tarafından miras bırakanın taşınmazı gerçekten satıp satmadığı araştırılır. Satış bedeli ödendiğine dair tapu kayıtları, banka dekontları, noter belgeleri veya tanık anlatımları ödeme olup olmadığının anlaşılmasını sağlayabilir.
 
Delil olarak miras bırakanın sağlık durumu da çok önemlidir. Özellikle satış işlemi yapıldığı sırasında yaşlı, hasta veya yönlendirmeye açık bir durumda olan miras bırakanın yaptığı satış işlemi iptal edilebilir. Miras bırakanın sağlık durumu tıbbi belgelerle ispat edilmelidir.

Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler

Mirastan mal kaçırmadan (muris muvazaasından) kaynaklanan tapu iptal ve tescil davaları, zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tabi değildir. Mirastan mal kaçıran mirasçıya karşı ne kadar zaman geçerse geçsin bu dava açılabilir.
 
Yargıtay yerleşik görüşüne göre, muris muvazaası hukuka ve ahlaka aykırı bir işlem olduğu için herhangi bir hak düşürücü süre ile sınırlandırılamaz. Bundan dolayı davacıların süre bakımından edişe etmesine gerek kalmaz.
 
Süre bakımından sınırlandırma olmasa da dava ne kadar geç açılırsa iddiaların ispatı da o kadar zor olacaktır. Zira miras bırakanın ölümünden uzun süre sonra açılan davalarda delilleri toplamak ya da tanık bulmak zor olabilir.
 
Tüm bunlar dikkate alınarak her ne kadar süre bakımından sınırlandırma olmasa da çok beklemeden bu davanın açılması oldukça önemlidir. Zira yeterli delil sunulamazsa davanın reddedilmesine neden olabilir.
 
Mirasçıların hukuki olarak zarar görmemeleri için miras bırakanın vefatının ardından yapılan tapu işlemlerinin araştırılması gerekir. Bu araştırma neticesinde şüpheli bir tapu devri tespit edilirse gecikmeden tapu iptal ve tescil davası açılması gerekir.  

Yargıtay Kararlarında Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)

Yargıtay’ın görüşüne göre, tapuda satış gibi gösterilen bir işlemin ardında bağışlama niyeti varsa ve miras bırakan bu işlemi diğer mirasçıları miras haklarından mahrum bırakmak saikiyle yapmışsa, bu işlem muris muvazaası olarak kabul edilir.
 
Geçmişte vermiş olduğu bir kararında Yargıtay, tarlanın satış bedelinin ödenmediğini, alıcının miras bırakanın çocuklarından biri olduğunu ve gerçek amacın diğer çocuklara miras bırakmamak olduğu belirterek tapunun iptaline karar vermiştir.
 
Yargıtay başka bir kararında, miras bırakanın evini çocuklarından birine yaşlılık döneminde devretmesi, karşılığında ödeme almamasını ve miras bırakan ile aralarında ölene kadar bakma sözleşmesi olmamasından dolayı devir işleminin iptaline karar vermiştir.
 
Yargıtay’a göre tapu iptal ve tescil davalarında tanık beyanları muvazaayı ispatlamakta oldukça önemlidir. Ancak tanık beyanlarının birbiri ile örtüşmesi ve miras bırakanın aldatma amacı güttüğünü açıkça gösterecek nitelikte olması gereklidir.
 
Ek olarak yine Yargıtay kararlarında miras bırakan tarafından diğer çocuklarına hiç mal kalmamış olması ve satış bedelinin dönemin rayicine göre çok düşük olması da muvazaa olduğu şeklinde yorumlanmıştır.
 
Tüm bu Yargıtay içtihatları,  muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açacak olanlar için yol gösterici niteliktedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) oldukça karmaşık bir hukuki problemdir. Görünürde geçerli olan bir hukuki işlemin arkasında farklı bir amacın saklanması, diğer mirasçıların çok ciddi hak kayıpları yaşamalarına neden olabilir.
 
Bu tür bir devir işlemi ile karşılaşanların ilk olarak miras bırakanın diğer mirasçıları aldatma kastının bulunup bulunmadığını araştırması gerekir. Görünüşte satış olsa dahi, gerçekte bağış yapılmışsa ve bu durum diğer mirasçıları dışlıyorsa işlem iptal edilebilir. Ancak bunun için dava açılması gerekecektir.
 
Yargıtay içtihatları, mirastan mal kaçırmadan kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarda istikrar kazanmış ve bir uygulama oluşturmuştur. Delillerin toplanmasında ve yorumlanmasında bu kararlar mahkemeler tarafından dikkate alınmaktadır.
 
Mirasçılar, bu tarz bir durumla karşılaşıp hak kaybı yaşadıklarını düşündüklerinde beklemeden profesyonellerden hukuki destek almalı ve bir an önce dava sürecine başlanmalıdır.
 
Sonuç olarak, muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davaları hem teknik bilgi hem de yüksek seviyede hassasiyet gerektiren davalardır. Bu süreçte alanında uzman bir avukatla çalışmak, hak kayıplarının önüne geçmek açısından büyük önem taşır.

Kategoriler:

Makaleler

Etiketler:

Comments are closed